9 Ocak 2015 Cuma


Kısa Film İstilasına Hazır mıyız?

Bu yıl beşinci kez düzenlenen ve dünyanın en büyük kamusal sanat etkinliklerinden biri olan ART BY CHANCE Ultra Kısa Film Festivali, 15 Ocak-15 Şubat arasında şehrin her yerinde!

Türkiye’nin de aralarında olduğu 20 ülke,  15 Ocak – 15 Şubat 2015 tarihleri arasında  ilginç bir kısa film festivaline ev sahipliği yapacak. 
Aynı anda 200 şehirde gerçekleşecek olan  ART BY CHANCE Ultra Kısa Film Festivali, 1 ay boyunca 30 saniyelik ultra kısa filmleri binlerce ekranda izleyicilerle buluşturacak. Bu uluslararası festivalin en can alıcı noktası filmlerin film salonları yerine şehrin dört bir yanına yayılan dijital ekranlarda gösterilecek olması.

Türkiye ile birlikte aynı anda İngiltere, Amerika, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda, Danimarka, Almanya, Avustralya, Brezilya, Kanada,Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Japonya, Endonezya, Belçika, Hindistan, Litvanya, Malezya, Portekiz, Kongo Cumhuriyeti, Romanya,  İsviçre’de toplam 200 şehirde gösterilecek olan ART BY CHANCE,  kısa film yaratıcılarına  dünyanın dört bir yanında kalabalık bir izleyici ile buluşma şansı verirken, metropol insanın günlük koşuşturmasına da sanat katacak.

Sinemalar, üniversite kampüsleri, billboardlar, alışveriş merkezleri ve meydanlarda karşınıza bir film çıkabilir ve siz, hiç tanımadığınız bir sanat eserine, usulca yaklaşıp, “merhaba” diyebilirsiniz ve bu, gününüzü değiştirebilir.

Art By Chance hakkında ayrıntılı bilgi ve gösterim noktaları için. Tıklayınız.


Bu yazıda beyazperde.com ve zero dergisindeki yazılardan alıntı yapılmıştır.

No Land

Dün akşam Bronx Pi Sahnede gerçekleşen No Land konserindeydik. Soğuk havaya rağmen katılım oldukça iyiydi. No Land’i ilk defa Sofar sayesinde dinleme fırsatı buldum. No Land, Türk, Kürt, İranlı ve Azeri müzisyenlerin birlikte oluşturdukları bir müzik grubu. Grup üyeleri müzik dışında da bir arada vakit geçiren sıkı dostlardan oluşuyor.

Grubun ismi No Land ise grup üyelerinin çoğu gurbette olduğu için bize her yer gurbet gibi bir anlam taşıması için koyulmuş bir isim. Grupta vokal ve kemanda Kamil Hajiyev var. Ve o güzel şarkıların sözleri ise senarist Vugar Hasani’nin kaleminden çıkıyor. Grup ile ilgili yaptığım kısa araştırma sonrası Vugar ile karısının tanışma hikayesi oldukça ilgimi çekti.

Okuduğum yazıyı komple buraya alıyorum;

Vugar ve eşi Afak’ın aşkı birbirlerinin yazılarını tanımalarıyla başlıyor. Sosyal medyadan uzaklaşıp mektuplaşmaya başlıyorlar. “Sevgili Vugar...”“Sevgili Afak...”la başlayan eski usul mektuplaşmaların ardından tanışma kararı alıyorlar.
İki genç, yüz yüze görüşmeden, okuduğu satırların sahibinin kim olduğunu bile bilmeden mektuplaşmaya başlamışlar. Otuz üç mektup sonra buluşma kararı alınmış. Buluşma mekanı olarak bir metro istasyonunu seçilmiş. İstasyonda metroyu beklerken yapılacak beş dakikalık sohbetin ardından ayrı vagonlara binmeyi ve eğer bir sonraki istasyonda inen olmazsa birbirlerini kırmadan bu ilişkiyi nihayetlendirmeyi kararlaştırmışlar. İkisi de bir sonraki istasyonda inmiş ve bundan sonra bindikleri her  metroda hep aynı vagonlarda seyahat etmişler. 
Böylece Bakü’de bir metro istasyonu, çağın getirdiği temponun içinde koşturan insanlar arasında Vugar ve Afak’ın aşkının zarafetine tanıklık etmiş.

No Land dinlerken , kendinizi sorular sorarken buluyorsunuz.  “ yahu kimsiniz siz? Nasıl tanıştınız? Bu uyum, bu tınılar, bu sözler nerden? Kim yazdı ? O nefeslilerin tellilerle uyumu nedir? gibi…

Daha çok tanınsınlar, daha çok dinlensinler…

Müziğin etnik kimliği yoktur, alın bu da örneğidir.


Grubun sosyal medya hesapları için;