7 Ağustos 2014 Perşembe

...dan sonrası

Gözlerini engin deniz üstünden
Gün batısına doğru dönerek
Hemen her gün ve her türlü havada
Büyülenmişçesine orda dururdu.
Ne sağına ne soluna bakmadan
Hep batı ufkuna doğru dönerdi.
Sanki beklediği yelkenler, bir gün
O çizgide belirecekti mutlak,
Başka bir yerde değil…
Thomas Hardy

Bundan sonrası için bir şeyler söylemek ne kadar zor ötesini düşünemeyen ben için. Aslında insan her şeye hazırlamalı kendini bu denli üzülmemek için.
Öyle bir güven vardı ki içimde sana karşı öyle içten öyle sorgusuz sualsiz, başımdan acı dolu üzüntülü bir deneyim geçtikten sonra bile içimde çiçekler açarak koştum sana, gelmedim… koştum. Aceleyle, telaşla, düşünmeden, enini sonunu hesaplamadan. Bundan mıydı yanlışlarım şimdilerde bunu düşünüyorum hep…
……
Uzun süren ev hayatımdan sonra (28 gün) ilk defa ev telefonum çaldı. 3 ay önce başvurduğum bir iş için aradılar. Başvuru yaptığım bile tamamen aklımdan çıkmış. Ertesi güne rendevulaşıp telefonu kapattım. Evime yakın bir yerde ofis.
Aynanın karşısına geçip Saçlarımla ne kadar zamandır ilgilenmedime baktım, yüzüme baktım. Karanlıklar içinde yüzüm. Güzel olmadığımı düşündüm. Gerçekten de güzel değildim. 
- Salonumdaki siyah koltukta onun kokusunda boğulurken ve dalgın dalgın konuşurken ( Şuan ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum “ Güzellik görünen bir şey değildir “ demişti. Uzun uzun sohbetler ederdik konuşacak bu kadar çok şeyin olması beni şaşırtırdı, onunla sohbet etmek inanılmaz zevk verirdi. Hararetle konuşurduk ona anlatacak şeylerim, onun bana anlatacak şeyleri hiç bitmezdi. Dolu dolu kahkaha atardık.
Şuan banyomda karışmış saçlarıma yorgun cildime bakarken bunları kafamdan silip atmak istiyorum beynimi başka şeylere yönlendirmek istiyorum. Çalan telefon bana iyi gelmişti, bu iş olursa benim için değişik bir atmosfer olcaktı. Bu kasvetli halimden de daha çabuk kurtulmak için bir fırsattı belki de. Üzerimdekileri çıkarıp duşa girdim. Bedenime çarpıp aşağıya süzülen damlalar bana iyi geldi. Vücuduma nefes almaya kapatmıştım suyla tekrar açıldı. Nefes alan vücudum pempeleşti küçük bir bebek teni gibi yumuşacık oldum.
“ nekadar yumuşak bir tenin var hele duştan sonra kadife dibi oluyosun, heryerine dokunmak hissetmek tüm benliğimle seni içime çekmek istiyorum“
Yo hayır bunları aklıma getirerek nası acılarımdan arınacağım ki, geçmişle yaşayıp geçmişten kurtulan var mı ?
Üzerime siyah ev kıyafetlerimi giyip, salondaki siyah koltuğa oturdum. Bayağıdır siyah televizyonumu açmadığımı fark ettim, gerçi normalde de çok seyretmezdim, onunla bilgi yarışması seyretmeyi severdim. Yarış yapardık kazanana öpücük ödülü.. Hep o kazanırdı genel kültürüne çok güvenirdi ve ben hep ona ödül vermek zorundada kalırdım. Yumuşacık yanaklarına dudaklarımın dokunuşu onun ödülü mü benim ödülüm mü bir türlü karar veremezdim.
Yine aklımdasın… Bundan bir an evvel kurtulmalıyım.
Mutfağa gidip siyah fincanıma kahve koydum. Müzik çalara Nirvana nın Nevermind albümünü koydum.
Load up on guns and bring your friends
It’s fun to lose and to pretend
She’s over bored and self assured
….
Evin içinde mırıldanmaya başladım. Bu albümü onunla dinlediğimizde  *Nevermind’ın sonunda “Something In The Way” bittikten dakikalar sonra çok acayip bir parçanın başladığını fark etmiştik. Parçayı duyduğumuz anda Cobain’in hortladığını sanarak zıplamış, ödümüz kopmuştu. Şarkıyı sonuna kadar dinleyip “Endless Nameless” ile tanışmıştık. Ve albümün en iyi şarkısı olduğunu düşünmüştük. Bu olaydan sonra aldığımız tüm albümleri fazladan bir şarkı var mı diye kontrol eder ve bulduğumuz şarkının albümün en  iyi şarkısı olacağını düşünürdük…
And I forget just why I taste
Oh yeah, I guess it makes me smile
I found it hard
It was hard to find
….      
Artık bağırarak söylemeye başlamıştım.
Onuna ilgili hatırladığım her şey acıdan da beter bir şey hissetmeme sebep oluyodu ama 28 gündür yaptığım tek şey onu düşünmek onunla geçen zamanı hayal etmek kapı çalacak ve o gelecek hissiyle beklemek, beklemek, beklemek uzun süren yorucu bir bekleyiş.
            Ertesi gün diğer günlere nazaran daha dinç uyandım, görüşmeye gitcek olmamın verdiği heyecanla. Duşa girdim, düşlerimi fırçaladım, kokumu sürdüm, kıyafetlerimi giydim, kahvemi içtim ve gitmeye hazırdım artık. Çıktım evden uzun süren ev hayatından sonra rüzgar iyi geldi tenime. Gözlerim kapattım uzun süre rüzgarın yüzümde, dudaklarımda bıraktığı hazla daha emin yürüdüm cadde de.
            Uzun süredir görmediğim Muhsin amcayı görünce… Onun ahpabıydı.
Sahaf Muhsin.
Tozlu kitapların arasında kokularına boğulacak kadar, yaşanmışlıklarını hissedecek kadar ve saatlerini orda tüketecek kadar düşkündür kitaplara ve kitaplarına.yeni kitapların aksine eski kitaplarla daha ilgiliydi. Yaşanmışlıklarına olan meraktan, yolda yürürken ışık yanan evlerin içine  gözleri büyüyerek bakmasının sebebi de buydu yaşanmışlıklara olan merak… Diğer insanların yaşamına bir iki dakika ortak olmak ona keyif verirdi.
Yıllar önce kitap bakmak için girdiği sahafta saatler geçirince Muhsin amca sen bana benziyosun evlat diyerek yaklaşmış onun yanına konuşmuşlar konuşmuşlar Muhsin amca Mühendismiş, karısını kaybedince her şeyden kopmuş. Kitaplara olan düşkünlüğü onu hayata bağlamış ona tek keyif veren kendini iyi hissetmesini sağlayan şey kitapları olmuş. Bu sahafı açmış geçmiş başına okumuş, okumuş, okumuş… Ha bide içmiş, içmiş, içmiş…
Muhsin amcanın sahafına girdim, seni görmeyince sormadı halden anlardı. Yine şarap içiyodu köpek öldüren cinsinden ikram etti, görüşmeye gittiğimi söyleyip reddettim. Kitap kokuları burnumun direğini sızlattı o denli keskindi. Duvarlar eski tablolarla doluydu. Bu küçük dükkana koca bir sanat sığdırmıştı Muhsin amca. Heykeller, tablolar, fotoğraflar…
Hepsiyle anısı vardır, dokunsan konşacakmışcasına canlı her şey. O kadar gerçek.. Yaşanmış…
Ordan buradan biraz konuşup ayrıldım Muhsin amcanın yanından.
Yeni hayatı düşündüm, yeni yaşam onsuz yeniden her şeye sıfırdan başlamayı. Belki de başlamamalıydı her şey burada bitmeliydi biten gerçek bir ilişki gibi bitmeliydi hayatımda.
……
Bitmeliydi…
……
Acemi bir şöforun direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kaldırımda yürüyen 29 yaşındaki genç bayan hayatını kaybetti.
                                                                                                         

*  Bant Mag alıntı



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder