Önce ellerini tutmuştum ben, evet evet normal şartlarda önce
gözlerimizin buluşması beklenirken biz önce elele tutuşmuştuk.
Sarhoştum(k).
Sürekli takıldığımız bardaydık. Yani ben sürekli aynı yere
gittiğimizi seninle konuştuktan sonra öğrendim.
Daha önce seni fark etmemiştim.
Söylemiş miydim ben o gece sarhoştum.
İçimdeki boşluğu içkinin doldurabileceğine olan güvenim
tamdı.
Ellerini tuttum, evet evet gözlerine bakmadan önce ellerini
tuttum. Gözlere gerek var mıydı acaba, her neyse…
Ben önce ellerini tuttum senin, yumuşacıktı. Ya da bana öyle gelmişti.
Ha unutmadan o gece epey sarhoştum ben.
Sonra elimden tuttun sen benim.
Bir eve götürdün sanırım kendi evindi. Usulca soydun beni,
öptün, dokundun…
hala gözlerine
bakmadığımı hatırlıyorum.
Sonra, seviştik seninle, ben sarhoştum.
Sabaha karşı uyandığımda, uyuyordun. Gözlerin kapalı.
Gözlerine bakamadan üzerimi giyinip kokusunu hiç tanımadığım
bu evden ayrıldım.
Evlerin kokuları vardır hep, kendi evinin kokusuna benzemez
hiçbir ev, anneanne evinin ayrı bir kokusu vardır. Komşu evinin ayrı, teyze evinin, amca evinin. Benzer kokulu bir evde rahatlardın sanki,
tanıdık bildik bir yer, huzur duygusu belki de.
Senin evinin kokusunu sevmemiştim.
Gözlerini de görmemiştim zaten.
Bu arada ben sarhoştum
o gece.
Daha önce hiç
açmadığım kapıyı usulca kapatıp – tıkırt- uzaklaştım oradan.
8.4.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder